Aile ve çift danışmanlığı
Aile kavramı
Aile, birey ve toplum için büyük öneme sahip olan temel sosyal kurumdur. Tüm canlılar arasında bakıma en çok ve en uzun süre ihtiyaç duyan insan yavrusunun içine doğduğu birincil ortamdır. İnsan yavru bireyleşme sürecinde, beslenme, bakım, korunma, sosyalleşme, bilişsel ve duygusal gelişim, eğitim, kültürel değerlerin kazanılması, kimlik edinimi ve kişilik gelişimi gibi ihtiyaçlarını, aile ortamında sağlar. Ayrıca aile, cinsel ilişkilerin düzenlenmesi, ekonomik dayanışma, kültürel değerlerin yeni kuşaklara aktarılması gibi işlevleriyle de toplum düzenine katkı sağlar.
Aile birliği, yaşantısal zorluklar ya da krizler nedeniyle, sarsılma, bozulma ya da dağılma ihtimali ile karşı karşıya kalabilir. Aileyi bir bütün olarak değerlendirdiğimizde, zorlayıcı yaşam olaylarına; boşanma, eğitim, askerlik, iş gibi nedenlerle aile bireylerinin birbirinden evden ayrılması, işten ayrılma, yas, göç, savaş, ekonomik güçlükler, doğal afetler, kaza ya da hastalık gibi beklenmedik olaylar, örnek olarak verilebilir. Ayrıca ailelerin bilerek ve isteyerek yaşamlarına deneyimledikleri yaşantılar, her ne kadar keyifli olsa da yine de zorlayabilir ve aile dinamiklerini olumsuz etkileyebilir. Örneğin, aileye evlatlık alınan bir bireyin katılması, aile büyüklerinin aile ile yaşamaya başlaması, evcil hayvan edinme, emeklilik, taşınma, mezuniyet, iş değişikliği, terfi alma gibi durumlar da aile sisteminin desteğe ihtiyaç duyduğu durumlar olarak gündeme gelebilir. Böyle durumlarda, bilinmelidir ki her kriz, bir noktada mutlaka son bulur.
Ailelerin, sağlıklı ya da sağlıksız ilişkiler içinde olduğuna işaret eden bazı göstergeler, problem çözme, rol dağılımı, iletişim, duygulara katılım ve davranış denetimidir.
Sağlıklı aile modelleri, bu işlevlerini yerine getirirken, karşılıklı saygı, dayanışma, iş birliği, aile bireylerine, yakınlara ve topluma karşı sorumlu davranışlar gibi rolleri sergilerler.
Sağlıklı aileler, işlevlerini, birlik beraberlik ve bütün içinde yerine getirirken, sağlıksız aileler bu bütünlüğe ulaşmakta zorlanmaktadırlar. Sağlıksız ailelerin temelinde, birbiriyle anlaşmakta zorlanan, farklı ego ideallerine sahip olan, etkili iletişim ve etkileşimin kurulamadığı birey özellikleri yatar. Böyle ailelerde, üyelerin birbirlerinden yardım isteklerinin reddedildiği, sorun ve çatışmaların tolere edilemediği, yeni ve beklenmedik durumlarda ortaya çıkan yeni rollerin esneklikle tolere edilmediği, ilişkisel sorunların, bağımlılığın, kolay incinebilirliğin, rol ve güç çatışmalarının yoğun yaşandığı görülmektedir.
Aile danışmanlığı
Ailenin işlevlerini sağlıklı bir şekilde yerine getirmekte zorlandığı durumlarda, aile danışmanlığı ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Aile danışmanlığı, aile içi ilişkileri merkeze alarak, ailenin sağlıklı ilişkiler kurmasını ve geliştirmesini amaçlayan, bir tür psikososyal yardım faaliyetidir. Kuzgun göre (1991) aile danışmanlığını; “aile bireyleri arasındaki sağlıklı ortamın desteklenebilmesi için aile bireylerine sunulan psikolojik yardım” olarak tanımlamaktadır.
Aile danışmanlığının temel amacı, aile sisteminin yeniden yapılandırılması olup, aile danışmanları ölüm, hastalık, boşanma gibi güç koşullarla başa çıkmak ve ilişkileri geliştirmek gibi konularda, ailelere sorunlarını belirlemelerinde, sorunlarına çözüm bulmalarında ve geleceğe dönük amaçlar geliştirmelerinde yardım ederler. Aile danışmanlığı içerisinde uygulanabilen aile terapisi, ailenin sorunlarını, aile üyelerinin bireysel sorunları olarak değerlendirmek yerine, aile sistemin bir sorunu olarak değerlendirir. Danışmanlığın ve terapinin odağında aile sistemi vardır. Aile terapisi, ailedeki bireylerinin değiştirilmesi yerine, aile içindeki bireylerin birbirleriyle olan iletişim şekillerinin ve tarzlarını değiştirilmesini hedefler.
Aile danışmanı, gerekli hallerde ihmal, istismar, madde kullanımı ve şiddet gibi bir kriz durumunda, çocuğun bir süre aileden uzaklaştırılması gibi yasal önlemler, önerebilir ve yasal tedbir alınmasını sağlayabilirler.
Evlilik ve çift terapisi, eşler arasındaki anlaşmazlıkların, çatışmaların bir uzman gözetiminde çözümlenmeye çalışıldığı bir süreçtir. Temel amaç, iletişimin sağlıklı hale getirilmesidir.
Aile danışmanı, sorunları için danışan ailelere, aile danışmanlığı kuramlarını kullanarak yardım etmeye çalışan bir ruh sağlığı çalışanıdır. Aile danışmanları, gerekli eğitimlerden geçerek, aileler ve çiftlerin gündeme getirdiği konulara hâkim, aile ve evlilik terapisi kuramları hakkında bilgi ve deneyim sahibi olan profesyonellerdir. Türkiye’ de Ulusal Meslek Standartlarına göre; ‘‘Aile Danışmanı (Seviye 6) İş sağlığı ve güvenliği, çevre ve kalite sağlamaya ilişkin önlemleri alarak aile danışmanlığı süreçlerinde aile değerlendirme, danışmanlık uygulamalarını planlama ve müdahale süreçlerini yönetme ile mesleki gelişim faaliyetlerini yürütmeye ilişkin bilgi ve becerilere sahip nitelikli kişidir. Aile Danışmanı (Seviye 6) tarafından verilen danışmanlık genellikle, aile içindeki ilişki ve iletişim sorunları dâhilindeki zorlu yaşam olayları ve krizle baş etme, ebeveyn çocuk ilişkilerinin güçlendirilmesi, evlilik öncesi süreci ve sonrasında rehberlik ve danışmanlık, psikososyal sorunların etkileriyle baş etme ve çözümüne destek olma, sosyal çevre ilişkilerinin güçlendirilmesi için ilişkisel yaklaşımla bireylere, çiftlere, ailelere ve gruplara yöneliktir.’’
Aile danışmanlığı ve aile terapisi kavramları, arada bazı farklılıklar olmakla birlikte, tanım, mesleki roller ve görevler bakımından birbirine yakın kavramlardır. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (2011), bu iki kavramı tam olarak birbirinden ayırmayarak, aile terapisini, “aile üyelerinin birbirleriyle karşılıklı etkileşim örüntülerini keşfetme ve bu yolla aile içerisinde meydana gelmiş olan patolojik ilişki sistemini anlamayı hedefleyen, aile bireylerinin uyumsuz etkileşim süreçlerini, ailenin sahip olduğu içsel gücünü ve fonksiyonel kaynaklarını harekete geçirme yoluyla yeniden yapılandırmaya çalışan ve ailenin sorun çözme yeteneğini geliştirmeyi hedefleyen bir süreç” olarak tanımlamaktadır. Çift ve Aile Terapileri Derneği (ÇATED), aile terapisini, “psikolojik sorunların ilişkiler içinde oluştuğu ve sorunlu etkileşim kalıplarından kaynaklandığı teorisine dayanan bir ruh sağlığı disiplinidir” şeklinde tanımlamaktadır. Ayrıca “evlilik ve aile terapisi”, “aile terapisi”, “aile danışmanlığı” ve “sistemik terapi” isimleriyle de bilinir” şeklinde bir ifade kullanarak, bu kavramların aynı hizmeti ifade ettiğini aktarmıştır. Farklı ülkelerde de aile danışmanlığı alanında yayımlanan kitaplarda bu kavramların birbirinin yerine kullanıldığı ve aile alanında aynı kuramları ve aynı terapötik süreçleri aktardığı görülmektedir. Bu kavramlardan hangisinin tercih edileceği, terapistin, danışmanın veya yazarın seçimine bağlıdır. Türkiye’de de benzer şekilde gerek yazarlar gerekse uzmanlar, bu kavramları kesin sınırlarla birbirinden ayırmadan kullanmışlardır.
Korkut (2001) da aile terapisi ve aile danışmanlığı arasında bir ayrım yapmanın zor olduğunu, aile danışmanlığının aile terapisinden daha kısa süreli olduğunu ve sistemi kökten değiştirmek yerine kriz yaşayan ailelerdeki güçlendirme çalışmalarını daha fazla öne çıkardığını belirtmiştir.
Aile danışmanlığının dünya genelinde önem kazanması, 1940’ lı yıllardan sonraya denk gelir. Bu döneme kadar, BDT ve psikanaliz gibi birey odaklı terapi yaklaşımları hâkim kuramlar olup; aile danışmalığı bu kuramların gölgesinde kalmış ve gelişimi yavaşlamıştır.
Daha sonra, sistem teorilerinin sahneye çıkışıyla, aile danışmanlığı, özellikle Amerika ve Avrupa’ da ilerleme kaydetmiştir. Sistem teorileri, sistemin bir parçasındaki değişimin, özellikle aile sistemi içindeki değişimin, tüm sistemi etkileyebileceği görüşüne dayanır.
Nathan Ackerman, Gregory Bateson, Don Jackson, Milton Erickson, Carl Whitaker, Murray Bowen gibi kuramcılar, aile danışmanlığının, geleneksel psikiyatrik yaklaşımların yanında, bağımsız ve farklı bir yaklaşım olarak kendisini ortaya koymasında etkili olmuşlardır. Ayrıca Salvador Münuchin, Virginia Satir ve Jay Haley, çalışmalarıyla, kuram ve uygulama alanlarında, aile danışmanlığının önemli isimleri olmuş ve etkilerini günümüze dek sürdürmüşlerdir.
1980’li ve 1990’lı yıllar, aile danışmanlığının, Amerikan Psikoloji Derneği tarafından da bir alan olarak tanındığı yıllardır. Bu yıllarda birçok yerel ve uluslararası örgütün kurulmasıyla, örgütsel yapısını da tamamlamıştır. Alana ilişkin araştırmalar yapılıp, yayınlar üretilmeye başlanmıştır.
2000 yılından itibaren, tüm dünyada aile danışmanlığının çok disiplinli doğası kabul görmüş, ölçütleri yerleşmiş, çeşitli postmodern yaklaşımların da sürece dahil olduğu bir dönem başlamıştır.
Türkiye’ de aile danışmanlığının önemi, 1980’ li yıllarda fark edilerek, 2000’ li yıllarda, dünyadaki gelişmelere paralel olarak, ailelerden gelen taleplerin de artması ile eğitim programları geliştirilmiştir. 1997’ de Aile ve Evlilik Terapileri derneği kurulmuş, artık aile danışmanlığı yükselen bir değer haline gelmiştir.
2002 yılında aile danışmanlığı hizmetlerinin sistemli bir şekilde verilmesine ilişkin ilk çalışmalar, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) tarafından çıkartılan bir yönerge ile başlatılmıştır. Böylece psikolog, sosyal hizmet uzmanı (sosyal çalışmacı) ve çocuk gelişimciler tarafından aile danışma merkezleri açılmaya ve hizmet vermeye başlamıştır.2002 yılında çıkartılan bu yönerge, 2007 yılında bir yönetmeliğe dönüştürülmüş ve aile danışmanlığı hizmetleri daha güçlü bir yasal zemine oturmuştur. Ayrıca 2009’ da SHÇEK tarafından çıkartılan yönetmelik ile kamu kurum ve kuruluşları yanında, özel sektörde de bu hizmetlerin nasıl, ne şekilde ve kimler tarafından verileceğine açıklık getirilmiştir. “Gerçek Kişiler ve Özel Hukuk Tüzel Kişileri ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarınca Açılacak Aile Danışma Merkezleri Hakkında Yönetmelik” adıyla gündeme gelen bu standartların alanın ihtiyaçlarını karşılama konusunda eksikleri olması nedeniyle 2012 yılında ilgili yönetmelik, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yenilenmiştir (04.09.2012 Resmî Gazete Sayısı: 28401). Aile danışmanlığı hizmetlerini verebilecek meslekler; sosyal hizmet, psikoloji, sosyoloji, psikolojik danışmanlık ve rehberlik, tıp, hemşirelik ve çocuk gelişimi olarak güncellenmiş ve bu alanlarından birinde en az dört yıllık lisans programını tamamlayanlar, aile danışmanlığına yönelik belli standartlara sahip eğitim programlarını başarı ile tamamladıktan sonra bu alanda çalışmalar yapabilmektedirler. Hemen ardından 2013 yılında gerçekleştirilen Aile Danışmanlığı Meslek Standartları çalışması başlatılmış ve mevzuat çalışmalarında bir adım daha ileri gidilmiştir. Süleyman Demirel Üniversitesi ile Mesleki Yeterlilik Kurumunun iş birliği ile gerçekleştirilen bu çalışmada, aile danışmanlığı meslek standartları belirlenmiş ve 18. 4. 2014 – 28976 tarih ve sayılı Resmî Gazetede yayımlanmıştır. Aile danışmanlığı mevzuatı açısından önemli bir düzenleme de 27.05.2014 tarih ve 29007 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Sağlık Meslek Mensupları ile Sağlık Hizmetlerinde Çalışan Diğer Meslek Mensuplarının İş ve Görev Tanımlarına Dair Yönetmelik’tir.
Aile danışmanı unvanı, Devlet Personel Başkanlığı kadro unvanlarında yer almadığı için, kamuda kadrosu olmayıp, aile danışmanı olarak özel sektörde çalışmak mümkündür. İlgili yönetmeliklerdeki yeterlilik ve yetkinlikleri sağlayan aile danışmanları, kendi özel danışmanlık merkezlerini de yönetmeliğe uygun olarak açarak, aile danışmanlığı hizmetlerini yürütebilirler.
Aile danışmanının niteliklerine ilişkin kriterler, ülkeden ülkeye değişmekte olup, aile danışmanlığının tarihçesinin daha eskilere uzandığı bazı ülkelerde, kriterler net olarak belirlenmiş ve uygulamaya konmuştur. ABD gibi ülkelerde, aile danışmanı olabilmek için, diğer mesleklerden bağımsız olarak akademik bir eğitim ve diploma şartı aranırken, bazı ülkelerde sertifika programı yeterli olabilmektedir. Uluslararası Aile Terapileri Derneği (IFTA), aile terapisi yapacak yeterliliğe ulaşabilmek için, en az üç yıla yayılan, aile terapisinin kuramsal temellerinin aktarıldığı, araştırma yöntemleri, etik, kişisel gelişim ve klinik beceri ve süpervizyonu içeren bir eğitimi öngörmektedir.
Türkiye’ de ilgili yönetmelikler aile danışmanı olabilmenin koşulunu; “Sosyal hizmet, psikoloji, sosyoloji, psikolojik danışmanlık ve rehberlik, tıp, hemşirelik ve çocuk gelişimi alanlarından birinde en az dört yıllık lisans programlarından mezun olanlar, Milli Eğitim Bakanlığı, Yükseköğretim Kurulu veya üniversitelerden biri tarafından uygun görülen en az üç yüz saati teorik ve en az 30 saati süpervizyon eşliğinde olmak üzere 150 saati uygulamalı toplam 450 saatlik aile danışmanlığı alanında bir eğitim programını başarıyla tamamladıktan sonra sertifika alanlar, aile danışmanı unvanı alabilir.”
“Sosyal hizmet, psikoloji, sosyoloji, psikolojik danışmanlık ve rehberlik, tıp, hemşirelik ve çocuk gelişimi lisans programlarını tamamladıktan sonra aile danışmanlığı alanında yüksek lisans veya doktora eğitimini tamamlamış olanlar aile danışmanı sayılır ve ayrıca bunlardan merkezlerde çalışmak için sertifika istenmez.” şeklinde belirtilmiştir.
Aile danışmanlığı alanında birçok farklı kuram geliştirilmiş olup, bu kuramlar birçok yönden benzerlikler de taşımakta olup, her kuramın kendine özgü bakış açısı ve teknikleri vardır. Aile danışmanlığında yaygın olarak kullanılan kuramlardan bazıları; aile sistemleri teorisi, yapısal aile terapisi, yaşantısal aile terapisi ve bilişsel davranışçı aile terapisi, psikodinamik aile terapisi, stratejik aile terapisi, iletişim modelidir. Bu kuramların benzer bir şekilde ifade ettiği aile danışmanlığı sürecinin aşamaları; başlangıç aşaması, müdahale aşaması ve sonlandırma aşamasıdır.
Aile danışmanlığında, kullanılan aile terapileri diğer terapilerden yapı, teknik ve hedefler bakımından farklıdır. Kuramsal olarak “aile terapisi” psikoterapi kuramlarının çoğu ile benzerlik göstermekte ve onların kavramlarından yararlanmaktadır. Aralarındaki en önemli fark; bireysel psikoterapilerin, bireye, danışan-terapist arasındaki terapötik ilişkiye ve grup tekniklerine dayanması; aile terapisinin ise aileyi bir bütün olarak “danışan” gibi kabul etmesidir.
Aile danışmanlığı, uygulama alanının sınırlarının geniş olması nedeniyle bir danışmanlık sürecinde disiplinler arası bilgi birikiminden yararlanarak birden çok yaklaşım bir arada kullanılabilmektedir. Aile danışmanlığında yaygın olarak kullanılan yaklaşımlar (kuramlar) çeşitlilik göstermekle birlikte hemen hepsi sorunların, “aile sistemindeki” uyumsuz etkileşimlerden kaynaklandığı görüşüne dayanmaktadır. Birçok aile terapisi yaklaşımı, psikanaliz ve sistem kuramlarından etkilenmişlerdir.
Aile danışmanlığında yaygın olarak kullanılan tekniklerden bazıları; canlandırma/ rol oynama, yeniden çerçeveleme, ev ödevleri, genogram/ aile haritası, hikâye ve film kullanımı gibi zengin ve etkin yöntemlerdir.
Aile danışmanları, çalışılan ailenin dinamiklerine uygun olan, yetkin oldukları ve işlevsel bir biçimde uygulayabildikleri bir kuramsal yaklaşımı seçerek, kendilerine danışan ailelere yardım hizmeti sunabilmektedir.
KAYNAKLAR
https://www.researchgate.net/publication/349722759_aile_danismanligi
https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=16567&MevzuatTur=7&MevzuatTertip=5
https://www.researchgate.net/publication/291691522_ailenin_temel_ozellikleri-ve-islevleri
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/206610
https://www.academia.edu/39849172/cift-ve-aile-danismanligi-ve-uygulamalari