Alkol ve madde bağımlılığı danışmanlığı
Alkol / madde kullanım bozukluğu ve bağımlılık
Aile, birey ve toplum için büyük öneme sahip olan temel sosyal kurumdur. Tüm canlılar arasında bakıma en çok ve en uzun süre ihtiyaç duyan insan yavrusunun içine doğduğu birincil ortamdır. İnsan yavru bireyleşme sürecinde, beslenme, bakım, korunma, sosyalleşme, bilişsel ve duygusal gelişim, eğitim, kültürel değerlerin kazanılması, kimlik edinimi ve kişilik gelişimi gibi ihtiyaçlarını, aile ortamında sağlar. Ayrıca aile, cinsel ilişkilerin düzenlenmesi, ekonomik dayanışma, kültürel değerlerin yeni kuşaklara aktarılması gibi işlevleriyle de toplum düzenine katkı sağlar.
Kimyasal ya da bitkisel bir ajanın, kullanma konusunda istek ve ihtiyaç hissederek, tekrarlayıcı ve kontrol edilmesi güç bir şekilde kullanımı, bağımlılık olarak adlandırılır. Bahsi geçen ajanlar, beyni etkileyen bileşiklerdir ve kullanımları sonrası, istenmeyen ya da beklenmeyen, fiziksel ve ruhsal etkilere neden olurlar. Eskiden bu etkiler nedeniyle, fiziksel bağımlılık ve psikolojik bağımlılık diye ayrı kategorilerde değerlendirilirken, sonradan bu ayrım kaldırılmış ve bağımlılık genel bir tanım olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Alkol/ Madde bağımlılığı, bireyi, aileyi ve toplumun hemen her kesimini olumsuz yönde etkileyen, öncelikli, ciddi ve kapsamlı bir sorundur. Madde bağımlılığı, bireysel sağlık sorunlarının yanı sıra, trafik kazaları, intihar, suça eğilim, ailelerin bölünmesi, iş hayatındaki olumsuz etkiler, meslek kayıpları ve ekonomik kayıplarla seyreden, biyopsikososyal boyutları olan bir sağlık sorunudur.
Alkol ve madde ile ilişkili bozukluklar, Türkiye’ de diğer birçok ülkeye oranla daha düşük olsa da sistematik bir şekilde yapılan anket çalışmaları göstermekte ki, bu oran gittikçe artmakta ve kullanım yaş ortalaması gittikçe daha erken yaşlara düşmektedir. Bu artışın arkasında yatan sebeplerden biri, Türkiye’ nin daha genç bir nüfusa sahip olması ve alkol madde kullanımına başlama ve bağımlılık geliştirme bakımından, gençlik dönemlerinin daha riskli olması.
Madde bağımlılığı olan kişiler 19. yüzyılda günahkâr veya suçlu olarak kabul edilirken bilimsel gelişmeler ve sosyal reformları takiben 1951 yılında Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından hasta olarak değerlendirilmeye başlanmıştır. Bağımlılık, daha sonra Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından bir bozukluk olarak kabul edilmiştir.
Alkol ve maddenin, kullanımı ile bağımlılığı, birbirinden farklı kavramlar olsa da bazı ajanlar, deneme dozunun arkasından bile bağımlılığa doğru götürme etkisine sahip olabildiği için, bağımlılıkların, deneme ile başlayıp, kullanımla devam ettiği ve ardından kontrol edilmesi güç olan bağımlılık tablosunun yerleştiği söylenebilir. Bağımlılık süreci denilen bu süreç, kullanılan maddenin cinsine, saflık oranına göre, kullanıcının kişilik özelliklerine ve kullanma süresine göre değişmekle birlikte, uzun ya da kısa olabilir. Her maddenin bağımlılık yapma potansiyeli farklıdır. Madde önce bir kez denenir. Daha sonra zaman zaman, belli durumlar veya sosyal ortamlarda kullanılmaya başlanır, bunu düzenli kullanım ve bağımlılık izler. Danışmanlık almak isteyen bireyin hangi aşamada olduğu önemlidir. Erken müdahale daima avantaj sağlar ve belki de bağımlılığın önüne geçilebilir.
Alkol ve maddeleri, hiç kimse bağımlı olmak amacıyla denemez ya da kullanmaz. Ancak bu noktada riski görmezden gelme, göz ardı etme ya da reddetme, aşırı özgüven gibi kişisel dinamikler devreye girer. Neredeyse tüm bağımlı tanısı almış kişilerden duyulabilecek sözler şunlardır; ‘ben istersem bırakırım.’ Ancak araştırma sonuçları, gerçeklerin öyle olmadığını net bir biçimde ortaya koymaktadır.
Alkol / madde kullanım bozukluğu ve bağımlılığı tanısı
Alkol ya da madde kullanım bozuklukları ya da bağımlılıkları, klinik bir tanı olup, psikiyatri hekimi tarafından, DSM-5 kriterlerine göre tanılanır ve tedavi edilir. Ayrıca ilaç yazma yetkisi de yalnızca hekimlere aittir. Psikolog, aile danışmanı, psikoterapist, alkol ve madde bağımlılık danışmanı gibi meslek profesyonelleri, bu tedavilerin, psikososyal boyutunun iyileştirilmesinde, rol alırlar. Tanı koyma yetkisinin yalnızca hekime ait olduğu bilinmeli ve hekim tanı koymadan, diğer insanların ve kullanıcı kişinin tanı içeren ifadeler kullanmamaya ve etiketlememeye özen göstermesi önemlidir.
DSM-5’ te yer alan ‘madde ile ilişkili bozukluklar ve bağımlılık bozuklukları’ başlıklı bölümde, tanı ve sınıflandırma ölçütleri genel çerçeveyle aşağıdaki gibi belirtilmiştir (özet):
- 1. Çoğu kez, istendiğinden daha büyük ölçüde ya da daha uzun süreli olarak alkol/ madde kullanımı
- 2. Alkol/medde kullanmayı bırakmak ya da denetim altında tumak için sürekli bir istek ya da sonuç vermeyen çabalar olması
- 3. Alkol/ madde elde etmek, kullanmak ya da yarattığı etkilerden kurtulmak için gerekli etkinliklere çok zaman ayrılması
- 4. Alkol/ madde kullanmaya içinin gitmesi ya da alkol/ madde kullanmak içn,çok büyük bir istek duyma ya da kendini zorlanmış hissetme
- 5. İşte, okulda ya da evdeki konumu gereği olan başlıca yükümlülüklerini yerine getirememe ile sonuçlanan yineleyici alkol/madde kullanımı
- 6. Alkolün etkilerinin neden olduğu ya da alevlendirdiği sürekli ya da yineleyici toplumsal ya da kişilerarası sorunlar olmasına karşın, alkol/ madde kullanımını sürdürme
- 7. Alkol/ madde kullanımından ötürü önemli bir takım toplumsal işle ilgili etkinliklerin ya da eğlenme dinlenme etkinliklerinin, bırakılması ya da azaltılması
- 8. Yineleyici bir biçimde, tehlikeli olabilecek durumlarda alkol/ madde kullanma
- 9. Büyük bir olasılıkla alkol/ maddenin neden olduğu ya da alevlendirdiği, sürekli ya da yineleyici, bedensel ya ada ruhsal bir sorunu olduğu bilgisine karşın, alkol/ madde kullanımını sürdürme
- 10. Aşağıdakilerden biriyle tanımlandığı üzere, dayanıklılık(tolerans) gelişmiş olması:
- a. Esrikliği ya da istenen etkiyi sağlamak için belirgin olarak artan ölçülerde alkol/ madde kullanımı gereksinimi
- b. Aynı ölçüde alkol/madde kullanımının sürdürülmesine karşın, belirgin olarak daha az etki sağlanması
- 11. Aşağıdakilerden biriyle tanımlandığı üzere, yoksunluk gelişmiş olması:
- a. Alkol/ maddeye özgü yoksunluk sendromu (Alkol/madde yoksunluğu için A ve B tanı ölçütlerine başvurulması)
- b. Yoksunluk belirtilerinden kurtulmak ya da kaçınmak için, alkol/ madde (ya da benzodiazepin gibi yakından ilişkili bir madde) alınması.
Psikiyatrist, hastasının detaylı öyküsünü aldıktan ve ruhsal durum muayenesini yaptıktan sonra, hastasında, en az 12 aylık bir süre içinde, bu ölçütlerden en az ikisi ile kendini gösteren ve klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da işlevsellikte düşmeye yol açan, sorunlu bir alkol/ madde kullanım örüntüsü olduğuna karar verirse, hastasına tanı koyabilir.
Alkol/ Madde Kullanım Bozukluğu ve Bağımlılığı Hakkında Kavramlar
DSM- 5 ölçütlerini daha iyi anlayabilmek için, kullanılan kavramların, anlam ayrımlarına değinmekte fayda vardır. Bağımlılık yapma potansiyeli olan ajanların, kullanılmasına ilişkin en sık kullanılan kavramlar aşağıdakilerdir.
Alkol / madde denemek
Kişinin, istemli ya da istemsiz bir şekilde, düzenli kullanma niyeti taşımadan, merak, gruba uyma, heyecan gibi duygularla ya da baskı, zorlama gibi çevresel etkilerle alkol/ madde kullanımını ilk kez deneyimlemesidir.
Alkol / madde kullanımı
İki gruba ayrılırsa, birinci gruptakiler, ara sıra, özel durumlarda ya da toplum içinde kullananlar. İkinci gruptakiler, düzenli olarak belirli aralıklarla kullanan ancak aşağıda yer alan kötüye kullanım ya da bağımlılık kategorisine girmeyenlerdir.
Alkol / madde kötüye kullanımı
Tıbbi ilaçların, tedavi amacı ve doktor kontrolü olmaksızın, kendi isteği ya da çevre önerisi ile kullanılmasına; tıbbi olmayan ilaç kullanımı, suistimali ya da ilaç kötüye kullanımı denir. Yanlış ilaç kullanımı ise ilaçların doktor önerisine uygun olarak gibi kullanılmamasıdır. Bağımlılık yapan kimyasal ajanların hepsi ilaç değildir. Bu yüzden ilaç bağımlılığı yerine madde bağımlılığı ifadesi kullanılmaktadır. Bağımlılık genellikle ilaçların tıbbi kullanımı sonucu değil, kötüye kullanımı yani suistimali sonucu gelişir.
Bağımlılık
Bağımlılık, bireyin bedensel ve ruhsal sağlığını, aile yaşamını etkileyecek oranda alkol ya da madde kullanması ya da alma isteğini durduramaması ile karakterize süreğen bir hastalıktır.
Aşerme (Craving)
Alkol/ madde kullanımına karşı duyulan, kontrol edilemeyen, şiddeti kişiden kişiye değişen, güçlü bir istek ve evrensel bir dürtüdür.
Zehirlenme (Entoksikasyon)
Bireyin madde etkisi altında olduğu döneme verilen addır. Alkol ve diğer uyuşturucu maddeler toksik sayıldığı için, alındıktan sonra gösterdikleri bütün etkiler zehirlenme olarak kabul edilir. Madde kullanımı sırasında ya da hemen sonra gelişen, maddenin merkezi sinir sistemi üzerindeki etkisine bağlı olarak ortaya çıkan, klinik açıdan belirgin biçimde uygunsuz davranışsal ya da psikolojik değişiklikler zehirlenme sayılır.
Tolerans
Kişinin aynı miktarda madde almasına rağmen zaman içinde aynı etkiyi sağlayamaması, aynı etkiyi sağlayabilmek için kullandığı madde miktarını artırması ve çok yüksek miktarda alkol/ madde alarak istediği etkiyi sağlayabilmesi ya da aynı miktarda madde aldığında yoksunluk belirtilerinin ortaya çıkmasıdır.
Çapraz tolerans
Bir maddeye karşı tolerans geliştikten sonra benzer farmakolojik etkiye sahip bir başka maddeye de tolerans gelişmesine verilen addır.
Yoksunluk
Çok fazla ve uzun süreli alkol/madde kullanımından sonra bunun azaltılmasına ya da bırakılmasına bağlı olarak ortaya çıkan bir sendromdur. Ruhsal ve fiziksel belirtiler ortaya çıkar. Yoksunluk belirtilerinin şiddeti ve süresi kullanılan maddenin cinsine göre değişir. Kişi yoksunluk belirtilerinden kurtulmak için tekrar alkol/madde alma gereksinimi duyar ve böylece bir kısır döngüye girer.
Sürçme (Slip)
Bırakma dönemindeki bir kişinin, 24 saatten kısa süre ya da sadece bir kez alkol/madde kullanmasıdır. Erken girişimde bulunulursa relapsa dönüşmesi önlenebilir.
Kayma (Laps)
Bırakma dönemindeki bir kişinin sürçmeden daha uzun alkol/madde kullanmasıdır. Bu kullanım bağımlılık davranışının gelişmesine ve alkol/madde bırakıldığında yoksunluk belirtilerinin ortaya çıkmasına yol açacak kadar uzun süreli ve yoğun değildir. Durumun ciddiyeti ve tedaviye yanıt açısından sürçmeyle relaps arasında yer alan bir durumdur.
Nüks (Relaps)
Alkol/ madde kullanımı bırakıldıktan bir süre sonra, tekrar yoğun bir şekilde kullanılmaya başlanmasıdır.
Ayıklık (Abstinens)
Madde kullanan kişinin alkol ve maddeyi bırakıp, hayat boyu bir daha kullanmamasına verilen addır.Tedavide hedef abstinens (perhiz) olmalıdır.
Bırakma
Kişinin hiçbir bağımlılık yapıcı maddeyi kullanmamasıdır. Kişi kullandığı maddeyi bıraktıktan sonra bir yıldan az süre geçmişse, buna “bırakmada erken dönem" adı verilir. Erken bırakma dönemi, bu dönem içinde alkol/madde kullanmaya tekrar başlama oranı yüksek olduğu için özel önem taşır.
Bağımlılığı olan bir kişi alkol/madde kullanmayı bıraktıktan bir süre sonra tekrar kullanmaya başlarsa çok kısa zamanda bıraktığı noktaya geri döner ve yeniden bıraktığı dozda kullanmaya başlar. Bu nedenle bıraktıktan sonra az da olsa tekrar kullanmaya başlanması yüksek risk taşır. Ancak kişiler, bunun bilincinde değildir ve az miktarda kullanabileceğini düşünerek, kendini denemek amacıyla yeniden kullanmaya başlar.Alkol/ madde kullanımı, beyni etkileyen bir hastalık olup, ayrıca başka ruhsal bozukluklara da kapı aralar. Bunlar arasında depresyon, anksiyete bozuklukları, kişilik bozuklukları, psikotik bozukluklar ve intihara kadar giden durumlar vardır.
Alkol / madde kullanım bozukluğu ve bağımlılığının belirtileri
Alkol/ madde kullanımı, kişinin kontrolünden çıkıp, yaşamında dışarıdan da fark edilir derecede değişimler ve özellikle olumsuz ve yıkıcı etkiler yaratmaya başladığında, kişinin özel yaşamında, aile ve sosyal ilişkilerinde, okul yaşamında, beden ve ruh sağlığında bu işaretleri görmek mümkün olur.
Birey, neredeyse enerjisinin, kazancının ve zamanının büyük bir bölümünü alkol/ madde kullanmaya, elde etmeye, ortam ve zaman yaratmaya harcar. Zamanla sosyal hayattan çekilme, yalnızlaşma, adeta bir sevgili gibi kullandığı ajanla baş başa kalmak için fırsat kollamaya başlar. Bazı kişilerde, alkol/ madde kullanımının vücutta bilinçdışını ortaya çıkarıcı ve cesaret duygusunu harekete geçirici hormonları tetiklemesi sonucu, kontrolsüz ve riskli davranışlar, suça eğilim, yasal cezalara kadar giden girişimlerde bulunma görülebilir.
Kullanılan madde cinsine göre farklılık göstermekle birlikte, dışardan da gözlemlenebilecek değişimlerden bazıları uyku bozuklukları, dalgınlık, halsizlik, yorgunluk, isteksizlik, beslenme bozukluğu ve kilo kaybı, gözlerde kanlanma, göz bebeklerinde daralma ya da büyüme, konuşmada güçlük, peltek veya mırıldanır konuşma, sarhoşluk hali, ciltte leke, yara ve enjeksiyon izleri olabilir. Alkol/ maddeye erişilemediği zamanlarda ise sinirlilik, öfke, gerginlik, ateş basması, terleme, çarpıntı, uykusuzluk, karın, kas ve kemik ağrıları, kramplar, eklem ağrıları, çıldıracakmış hissi gibi yoksunluk belirtileri görülebilir. Dikkat edilmesi gereken nokta şudur ki; bu ve benzeri belirtiler sadece alkol/ madde kullanımın değil, başka rahatsızlıkların da belirtileri olabilir. Bu nedenle doğru bir değerlendirme yapmak ve insanları etiketlememek önemlidir. Kuşku duyulan durumlarda, daha detaylı bir değerlendirmeye giderek, somut kanıtlar elde etmeye çalışmak ve kişiyle konuşmak için uygun zamanı ve ortamı belirlemektir.
Alkol / madde kullanan kişi ile iletişim
Alkol/ madde kullanımı olduğundan şüphelenilen ya da kullandığı açıkça bilinen bir kişi ile yapılacak görüşmeyi, kullanıcı kişinin önemsediği, görüşlerine değer verdiği ve güvendiği birinin yapmasında fayda vardır. Bireyin alkol/ madde kullanımının olup olmadığını anlamak için, şüphelerin nedenleri açıklanmalı, şüphesini destekleyen olay ve olgular sunulmalıdır. Kullanımı açıkça bilinen ancak yardım alma konusunda isteksiz olan bireyi, tedaviye motive etmek için yapılacak görüşmede, alkol/ madde kullanımının tehlikeli boyutlara ulaştığını gösteren somut olaylar örnek gösterilerek, alkol/ maddenin kişinin hayatına yaptığı olumsuz etkileri fark ettirerek, destekleyici, yardımsever bir yaklaşımla, empatik bir ses tonuyla, bu durumun kesinlikle profesyonel yardımı gerektirdiği ve çevresinin de tedavi sürecinde ,imkanları ölçüsünde destek vermeye gönüllü olduğu belirtilmelidir. Çünkü bu tedavilerde yakın çevre desteği en önemli etkenlerden biridir. Bir uzmanla görüşmeye motive etmek için, önce uzmanla görüşülür ve ardından bireye, uzmanın görüşme için kendisini davet ettiği söylenir. Tedavi olmazsa, ne gibi sonuçların doğabileceği konusunda bir öngörü kazandırılmaya çalışılır. Tüm çabalara rağmen yardım almayı reddeden kişilerin, tedavi için kendilerini hazır hissedecekleri, tedavi olmaya istek duyacakları zamanı beklemek uygun olacaktır. Ancak suç işleyen ve yasal süreç başlatılan kişiler için, tedavi programına alınmak yasal gerekliliktir.
Alkol / madde kullanımı ve bağımlılığının yasal boyutları
Alkol / madde kullanım bozukluğu veya bağımlılık tanısı almış bireylerin ve bu bireylerle çalışacak olan kişilerin, yasal düzenlemeleri de bilmesinde fayda vardır. Böylece, istenmeyen davranışların, danışanı hangi istenmeyen sonuçlara götürebileceğini öngörmek mümkün olabilir. Yasal düzenlemeler, yasama, yürütme ve yargı organlarının sorumluluğundadır. Sağlık profesyonellerinin görevi; etik ilkelerine bağlı kalarak, danışanı ile arasındaki her bilginin gizliliğini sağlamak, zarar vermemek ve faydalı olmaya çalışmaktır (gizlilik ilkesinin göz ardı edilebileceği durumlar için, çalışma ekolünüzün etik yönetmeliğine bkz).
Yasalarda geçen iptila kavramı, bağımlılık ifadesinin karşılığı olarak kullanılmaktadır. İptiladan diyebilmek için, kişide fiziksel yoksunluk belirtilerinin görülmesi gerekir.
TCK 403., 404., 405. ve 406. maddeleri
- Uyuşturucu maddeleri ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak imal ve ithal edenlere on yıldan yirmi yıla kadar hapis cezası verilir.
- Yanında bulunduranlar, satanlar, satın alanlar, parasız devreden ya da devralanlar ve aracılık yapanlara 4 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası verilir. Eğer bu maddeler eroin, kokain ya da baz morfin ise ceza bir kat artar.
- Sahte reçete ile uyuşturucu alanlar bir yıldan 3 yıla kadar ceza alır.
- 18 yaşından küçüklere, akıl hastalarına ya da zekâ geriliği olanlara uyuşturucu madde satmak cezayı artırır.
- Uyuşturucu madde kullananlara bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası verilir.
- Uyuşturucu madde kullanan kişi hakkında tahkikat başlamadan, resmi makamlara başvurarak tedavi edilmesini isteyecek olursa, kullanma işinden dolayı hakkında kovuşturma yapılmaz.
- Alışkanlık iptila derecesinde ise, tıbbi salah oluşuncaya kadar bu konuda özelleşmiş bir hastanede muhafaza ve tedavi edilir.
- Uyuşturucu maddeler ile ilgili suçları işleyenler, doktor, veteriner, kimyager, eczacı, diş hekimi, eczane mesul müdürü, sivil ve askeri sağlık memuru, ebe, hemşire ya da hastabakıcı ise hapis ve meslekten men cezası verilir.
Sarhoşluk ile ilgili 571., 572., 573. maddeler
- Halka açık yerlerde ve halkın huzurunu bozacak ya da rezalet çıkaracak tarzda, anlaşılır halde sarhoş olarak yakalananlar, 15 günden az olmamak üzere hafif hapis ve para cezasına, halka açık yerde başkasına tecavüz ve çevreyi rahatsız edenler 2 aydan az olmamak üzere hafif hapis cezasına mahkûm olur.
- Sarhoşluğu alışkanlık haline getirenlere (iki defa mahkûm olduktan sonra aynı suçu işleyenler) 6 aydan az olmamak üzere ceza verilir.
- Sarhoşluğu alışkanlık (itiyat) haline getirenler tıbben salah oluşuncaya kadar hastanede muhafaza ve tedavi edilir.
Medeni kanun ile ilgili 356., 419. maddeler
- Sarhoşluk sonucu, kendi iradesi, ile mallarını idare edemeyenler, kendi ve ailesini zor durumda bırakanlar ya da daimî bakım ve desteğe ihtiyaç duyanlar ya da başkasının güvenliğini tehdit eden her reşit için vasi tayin olunur.
- Vesayet altına alınan kimse en az bir sene süre ile düzelirse, vesayet kaldırılır.
Alkol / madde kullanım bozuklukları ve bağımlılık tedavisi
Alkol, tütün ve türevleri ve diğer kimyasal maddelerin kullanımı ve bağımlılığının ilaç tedavisi mutlaka hekim yetkisinde ve kontrolünde yapılırken; psikolojik yardım hizmetlerinin, bu alana özel eğitimler almış meslek profesyonellerinden alınması, danışanın kazanımlarını arttıracaktır. Bu anlamda sertifikalandırma programlarından biri NAADAC, danışanlara, ailelere ve topluluklara yönelik, yüksek kalitede ve bilim temelli, güncel hizmetleri savunarak bakımda mükemmelliği teşvik eder. NAADAC bunu eğitim, klinik eğitim ve sertifikasyon sağlayarak yapar. NAADAC, bireylerin, ailelerin ve toplumların sağlığını ve iyileşmesini güçlendiren bağımlılığı odaklı profesyonellerin küresel kuruluşudur.
Tedavide nihai hedef alkol/ madde kullanımının sonlandırılmasıdır. Bilinmelidir ki tedavi süreci, sabır isteyen, uzun sürebilen, kararlılığı gerektiren bir süreçtir.
Kısa müdahaleler aşaması: Kişiye yaşadığı sorun hakkında psikoeğitim verilir. Durumunu anlaması için, anlaşılır bir dille gerekli ve yeterli düzeyde açıklama yapılır. Amaç, değişime başlamaya motive etmektir. Tanıya ve ilaç tedavisine ilişkin bilgiler hekim tarafından verilirken; psikososyal durumla ilgili bilgilendirme, alkol ve madde bağımlılığı danışmanı tarafından yapılır.
Detoksifikasyon aşaması: Kişinin kullandığı maddenin etkisinden arındığı yoksunluk belirtilerinin giderildiği döneme verilen addır. Detoksifikasyon aşaması, hekim yetkisinde ve kontrolünde uygulanan, ilaç tedavisi ile seyredebilir.
Hastanede yatış aşaması: Ayaktan izlenmesi güç olan bireylerin, hekim tarafından hastaneye yatırılarak yakın takip altında tedavi görmesinin daha uygun olacağı kararı verilirse, hastanın da rızası ile hastanede yatış aşaması başlar. Genellikle, ulaşımı zor olan, dışarıda madde kullanım olasılığı yüksek olan, fiziksel ve ruhsal rahatsızlıkları yoğun olan, kullandığı maddeye karşı tolerans gelişmiş ve bırakma döneminde önemli fiziksel komplikasyonlar (yan etkiler) yaşayacağı düşünülen kişilerin hastanede tedavi edilmesinin daha faydalı olabileceği düşünülmektedir. Yoksunluk tedavisi de bu aşamada yapılmaktadır.
Terapi aşaması: Alkol / madde kullanımı ve bağımlılığına müdahale için özel olarak geliştirilmiş tedavi ve terapi programlarını uygulamayı içeren aşamadır. Terapi yöntemleri, tanı konulmasının hemen ardından, tedavi sürecinin bütününe yayıldığında yani tüm aşamalara eşlik ettiğinde, başarı yüzdesi artacaktır. Terapi aşaması, kimyasal ajanların kullanımını önleme, tedavi etme, kurtarma gibi konuları içeren eğitim ev sertifika programlarından geçmiş, alkol/ madde kullanım bozuklukları ve bağımlılıklarda danışmanlık yapma yetkinliği olan meslek profesyonelleri tarafından uygulanmaktadır. Bilişsel, davranışsal, duygusal yaklaşımları içeren yöntemlerin etkili olduğu bilinmektedir. Bireysel terapiler yanında, grup terapilerinin de önemli bir yeri vardır.
Kendine yardım grupları aşaması: Daha önce alkol/ madde kullanan ve tedavi için birbirlerine destek olmayı amaçlayan kişilerin kurdukları gruplardır. Türkiye’ de giderek yaygınlaşmaktadır. Bu gruplarda, özelleştirilmiş programlar uygulanmaktadır.
Alkol / madde kullanım bozukluğu ve bağımlılığında aileye yardım
Alkol ya da madde kullanan kişinin ailesine yardımcı olurken, öncelik verilmesi gereken konu ve yaklaşımlardan bazıları;
Görüşmeci olarak gelen aile üyesi, empati ve dikkatle dinlenilmeli, ihtiyaç ve beklentileri anlaşılmaya çalışılmalıdır.
Bilgi ihtiyacını karşılamak, bu aileler için çok değerlidir. Aile üyesinin bilgi ihtiyacı belirlenerek, gerekli bilgiler verilmelidir.
Sorunla baş edebilmeleri için, çözüm yolları aramaları ve bulmaları konusunda desteklenmelidir. Bu desteği doğrudan sunmak yerine, onların çabasına bırakmak daha uygundur.
Aile içinde sosyal destek ve yardımlaşmanın arttırılmasına teşvik etmek.
Bir ailede alkol / madde kullanım bozukluğu ya da bağımlılığı olan bir birey varsa, ebeveynler için yönetimi zor bir süreç olduğu bir gerçektir. Bu zorluklar içindeyken, ebeveynler ya da ailenin diğer üyeleri için de psikolojik yardım ihtiyaç doğabilir. Aileyi bir bütün olarak ele alan, sistem temelli bir yaklaşım olan aile danışmanlığı, böyle durumlarda, başvuran ailelerin, sağlıklı dinamizmini yeniden kazanması ve eski işlerliğine ya da eskisinden daha işlevsel bir duruma gelmesi için, gerekli müdahalelerin uygulanacağı ideal yaklaşımlardandır.
KAYNAKLAR
http://www.ogelk.net/dosyadepo/gpktp8.pdf
http://cappsy.org/archives/vol7/no4/cap_07_04_09.pdf
http://ruhsagligienstitusu.com/naadac-madde-bagimliligi-danismanligi-egitimi/
https://www.researchgate.net/publication/328462621_Madde_Bagimliligi_Surecinde_Ailenin_Rolu
Amerikan Psikiyatri Birliği, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı, Beşinci Baskı (DSM-5), Tanı Ölçütleri Başvuru El Kitabından, çev.yay. yön. Köroğlu E.,Hekimler Yayın Birliği, Ankara 2014